Genç Hastalarda Kıkırdak Sorunları
Kıkırdak dokusu eklemlerde kemik uçlarını kaplayan, hareketi sağlayan, kaygan özellikte sert bir dokudur. Yapısı dolayısıyla kanlanması, sinir ucu ve lenf sistemi olmadığı için eklem sıvısından beslenir. Kanlanmasının olmaması kıkırdak dokusunun hem yaralanmalar sonrası hem de kendiliğinden ortaya çıkan aşınmalardan sonra iyileşmesine engel olmaktadır. Orta-ileri yaşta görülen kıkırdak aşınmalarının çoğu osteoartrit-kireçlenme hastalığıdır. Bu konuyla ilgili bilgilere osteoartrit başlığından ulaşabilirsiniz.
Genç hastalarda ise kıkırdak sorunları genellikle spor veya başka aktiviteler sonrası yaralanmalar nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Genellikle yaygın olmayan ve belli bir alanı içeren kıkırdak kaybı söz konusudur. Hastalarda ağrı, hareket kısıtlılığı, takılma, kilitlenme, boşluk hissi gibi şikayetler ortaya çıkar. Tedavisiz bırakıldığında genç ve aktif hastalarda zamanla hasar genişler ve sürekli ağrı ya da erken osteoartrit gelişimine neden olabilir. Tedavide ise çok küçük ve tam kayıp olmayan durumlarda yükten korunma-bazen koltuk değneği, ağızdan ağrı kesici ilaçlar, kıkırdak koruyucu ilaçlar, egzersizler ve fizik tedavi uygulamaları, eklem içi enjeksiyonlar (hyaluronik asit veya PRP uygulamaları) bulunmaktadır.
PRP (Platelet rich plazma-trombositten zengin plazma) tıbbın birçok alanında uygulama bulan bir yöntemdir. Bu yöntemde hastanın kanı alınıp özel bir işlemden geçirilerek normal kanda bulunan trombosit adı verilen hücrelerinin normalden dört kat daha fazla bulunduğu yoğun olduğu bir içerik elde edilir. Bu hücreler büyüme faktörleri içeren iyileşme hücreleridir ve birçok dokudaki yaralanmalar sonrası iyileşmeyi uyaran bir sisteme dahildirler. Diz eklemi için PRP uygulaması son yıllarda kullanılmaktadır. Bununla amaç hasarlı kıkırdağın tamiridir. Ancak kıkırdak üzerine etkisi halen çok kesin değildir ve sonuçlar değişkendir. Yaygın osteoartritte de kullanılabilmektedir. Bu yöntem halk arasında yanlış bir şekilde “kök hücre tedavisi” olarak bilinmektedir. Kök hücre kemik iliği, kas, yağ dokusu veya sinovyal sıvıdan özel koşullarda elde edilen ve işlemlerden geçirilen farklı bir hücre tipidir ve henüz kıkırdak sorunlarında yaygın kullanım alanı yoktur.
Yük taşıma yüzeyinde ve 1 cm2’den büyük kıkırdak hasarlarında ameliyatsız tedaviler genellikle başarısız kalmaktadır. Bu durumlarda cerrahi tedavi seçenekleri söz konusudur. Bu seçenekler hakkında kısa bilgiler burada verilmiştir.
1- Artroskopik eklem debridmanı: özellikle küçük ve tam kat olmayan kıkırdak kayıplarında kapalı bir yöntemle 2-3 küçük delikten girilip kamera eşliğinde eklem içi gözlenir, kıkırdağın düzensiz ve hareketli bölümü özel traşlayıcı ve radyofrekans cihazı kullanılarak temizlenir ve daha düz bir yüzey elde edilmeye çalışılır. Bu yöntemle aynı anda eklem içindeki diğer sorunlar (örneğin menisküs veya bağ yırtıkları) da aynı anda tedavi edilebilir.
2- Mikrokırık yöntemi: yine artroskopik olarak yapılabilen bu yöntemde kıkırdaktaki hasarlı alanlar temizlenir ve kıkırdağın altındaki kemiğe özel
aletlerle delikler açılır. Böylece kemik iliğinden gelen kan, pıhtı ve birçok hücreye dönüşme yeteneğindeki kök hücreler hasarlı alanı doldurabilir. Bir süre sonra orijinal kıkırdak dokusu kadar güçlü olmasa da ona benzeyen bir dokuyla çukur doldurulmuş olur. Bu girişim yük taşıyan bir alana uygulandı ise 4-6 hafta kadar yük vermeyi kısıtlayan bir fizyoterapi uygulanır.
3- Çatı implantlar (skafoldlar): bunlar hücre içermeyen ve mikrokırık yöntemi ile elde edilen kemik iliği uyarısıyla gelen hücreleri içine alan, onlar için bir ortam sağlayan bir çatı görevi gören materyallerdir. Birçok maddeden üretilen bu implantlar zaman içinde eriyerek yerlerini onarım dokusuna bırakırlar.
4- Mozaikplasti: yük taşımayan bölgeden alınan silindir şeklinde kıkırdak-kemik dokusu, hasarlı alanda oluşturulan yuvaya yerleştirilir. Böylece orijinal kıkırdakla kaplı, kemik-kemik iyileşmesi olduğu için kıkırdak iyileşmesi beklenmeyen bir iyileşme ortaya çıkar. Özellikle 1-4 cm2arasındaki kıkırdak kayıplarında artroskopik veya açık olarak uygulanabilmektedirler.
5- Kıkırdak nakli: bu yöntem iki ameliyat gerektirmektedir. İlk ameliyatta hastanın sağlam kıkırdağının yük taşımayan bölgesinden çok küçük bir örnek alınarak laboratuara gönderilir. Hastanın kendi kıkırdak doku örneği özel bir laboratuar ortamında çoğaltılır ve yaklaşık 4-6 hafta sonra ikinci ameliyatla hasarlı bölgeye yerleştirilir. İlk ameliyat çok kısa süren ve artroskopik olarak yapılan bir ameliyattır (biyopsi alınması gibi). Gelişen yöntemlerle üretilen kıkırdak dokusu üçüncü maddede belirtilen çatı implantlarına yerleştirilmekte ve ikinci ameliyatta artroskopik veya açık olarak hasarlı bölgeye kolayca yerleştirilebilmektedir. Böylece hastanın kendi kıkırdağı kendine nakledilmiş olur. Özellikle 4 cm2’den büyük veya diğer yöntemlerin başarılı olmadığı 2,5 cm2’den büyük kıkırdak kayıplarında ve genç ve aktif hastalara başarı ile uygulanabilmektedir. Eskiden sadece yurtdışında çoğaltılabilen kıkırdak dokusu Acıbadem sağlık grubuna ait olan özel laboratuarımızda yapılmakta ve gerekliliği olan hastalara tarafımdan bu yöntem uygulanmaktadır.
6- Yüzey kaplama implantları: bunlar çeşitli metallerden üretilmiş, sınırlı bir kıkırdak kaybının metalle doldurularak kapatıldığı materyallerdir. Özellikle 40 yaşından sonraki hasta grubunda tercih edilmektedir.
Kıkırdak sorunları günümüzde birçok hastanın yaşam kalitesini ve işlevlerini olumsuz etkileyen sorunların önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Kıkırdak dokusunun kendini onarma özelliği olmaması tedaviyi güçleştirmektedir. İyileştirmek için birçok çalışma yapılmış ve halen yoğun bir şekilde kıkırdak onarımı ile ilgili bilimsel çalışmalar sürmektedir. Muayene, sizin şikayetleriniz ve görüntüleme yöntemleriyle birlikte ele alınarak hem yaşam tarzınız ve aktiviteniz hem de beklentileriniz göz önünde tutularak en iyi yöntem hekiminiz tarafından size önerilecektir.
Yukarıda bahsedilen yöntemlerin tamamı tarafımdan uygulanmaktadır.